11 Kasım 2012 Pazar

Aslında kör değiliz !


Aslında kör değiliz !

Hepimizin yaşamında ‘’ya ben bunu nasıl yaptım?, nasıl oldu da farkına varamadım? Ne kadar da körüm.’’ dediğimiz zamanlar olmuştur. Tabii bu söyleniş olan olduktan sonra hatta üzerinden biraz zaman geçtikten sonra olur. Peki nasıl oluyor da biz bunları söylüyoruz? Başımızdan geçen o olay hakkında nasıl böyle konuşabiliyoruz? ve sonrasında ‘’Yani zamanında bunları düşünseydin ya.’’ diyoruz kendimize.

Hadi gelin birlikte bu konuyu bir inceleyelim. Aslında hiçbirimiz karşılaştığımız olaylarda kör değiliz. Sadece o zaman diliminde durumu analiz edip mantıklı düşünemiyoruz. Öncelikle başımıza gelen her neyse o anki durumumuza ve konumumuza bakmamız  gerekir. Her iki durumda da gerçek olan bir şey vardır ki o da; bunun tamamen bizimle alakalı olduğudur. Çünkü insan onu ilgilendiren bir durum karşısındayken, kararını etkileyecek iki şeye sahiptir. Bunlardan biri duyguları diğeri ise zamanlamadır.

Duygu durumuna baktığımız da, bizi olayın içine dahil eden ve ‘’mantıklı karar verme mekanizması’’nı durduran etkilerdir. Yani işin içinde duygularımız varsa sevgi, öfke, tedirginlik vs. mantığımız yoktur diyebiliriz. Çünkü insanı bağımlı yapan şey duygudur. O anki duygumuz ne kadar yoğunsa o kadar bağımlıyızdır ve doğru kararı veremez durumdayızdır. Eğer hiçbir duygumuz olmasaydı, hiç yanlış kararlar ve tepkiler de vermezdik. İşte bu yüzden olayın üzerinden günler, haftalar geçtikten sonra onu sağlıklı bir şekilde analiz edip şöyle yapsaydım diyebiliyoruz. Neden? Çünkü duygularımız ancak o zaman zarfında  nötürleşebiliyor.

Zamanlama durumunda ise insanın doğası referans alınmalıdır. Bu sebepten dolayı ‘’telaş etmek’’ insan doğasına uygun bir şey değildir. Çünkü bir telaşe içerisine girdiğimizde, aslında farkında olmadan bir takım duygularımız,hırslarımız, kaygılarımız vs. devreye girer. Hemen sonrasında ‘’mantıklı karar verme sistemi’’miz yine durmuş olur. Bu yüzden konu hakkında ki düşüncelerimizin demlenmesine izin verip acele etmeden karar vermeliyiz.

Çözüm olarak, öncelikle aktif olan duygumuzu tespit etmeliyiz. Başlarda çok kolay olmayabilir ama denedikçe ilerlediğinizi göreceksiniz. Daha sonra kendimize şunu söylememiz bizi sakinleştirecek ve fayda sağlayacaktır.‘’karar almak için yeterince zamanım var, hızlı karar bana yanlış yaptırabilir!’’

... ve böylelikle kendimize de haksızlık etmiş olmayız.

5 yorum:

  1. oldukça güzel olmuş emeğinize saygı...
    A.S.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim.
      Umarım size küçük bir fayda sağlayabilmişimdir.

      Sil
  2. Duyguyu saptayıp o duygunun etkisi altında almadan karar almak en doğrusu. Duygunun etkisi zamanla azalıyorsa ne ala... Ya azalmıyorsa nasıl sıyrılacağız bu işten.
    Aydan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aydan merhabalar,
      Öncelikle yorumun için teşekkür ederim. Yazımın okunduğunu bilmek beni bir kez daha mutlu etti.
      Soruna gelecek olursak, şöyle açıklamak isterim. Dünya üzerinde gerek maddi gerekse manevi olsun, hiç bir şey sonsuza kadar varlığını sürdüremez. Eğer azalan ya da artan bir duygu varsa demek ki o noktada daha nötr halde değiliz demektir. Yoksa sokaktan geçen hiç tanımadığımız herhangi bir kişinin de bizim için ayrı bir anlamı olurdu...
      Umarım sende bir takım soru işaretlerine sebep olmuşumdur. :)

      Sil